Bu filmin bu on dakikası hariç hiç bir yerini izlemedim. Şu on dakika yetti çünkü bana. Hani.. hani düşürüyor elinden kupayı.. hani ondan kalan tek şey de kırılıyor ve o an onsuz kaldığını farkediyor ya.. Varlığını bile unuttuğum bir kitabın içinden çıkan iki mektup bana aynı etkiyi yapmıştı.. Daha önce bulsaydım o mektupları, çok geç olmadan bulsaydım ne olurdu diye çok düşündüm. Çok. O zaman izin vermezdim gitmesine belki. O zaman kimselerin gitmesine izin vermezdim belki.
Geçmiş zaman.. Nasip.. Nasip..
hiç iyi değilim ada.
seni hiç unutmadım.
bunların olacağını hiç düşünmemiştim;
yarım yamalağım, herşey bombok!
sen atlattın mı?
yoksa benden intikam mı alıyorsun?
gülümsüyorsun;
gerçek mi?
hiç böyle olacağını düşünmemiştim...
senden ayrıldığım ilk günler kuş gibi hissetmiştim kendimi,
sana da, kendime de iyilik yaptığımı düşünmüştüm...
ta ki ufacık birşey beni darmadağın edene kadar...
sana dair ufacık birşey alay etti benimle o gün;
işte o sabah seni ve neleri kaybettiğimi anladım...
bir daha sen olmayacaktın...
bir daha bunu yaşamayacaktım bi başkasıyla...
biliyor musun?
ne gün nerede kaybettiğini bilmediğin o küçük saç tokası
hala cebimde durur...
...
hayır ada, yalan söylüyorum!
ben zaman zaman gidip bakıyorum o sokağa...
ve herşeyin eskisi gibi olduğunu düşünüyorum...
orda öylece duruyorum,
senin içeride oturduğunu, daha hala kahramanlar yaptığını düşünüyorum.
kendimi aldatıyorum.
avunuyorum ada!
..............
senden hemen sonraydı onu görmeye gidişim,
senin doğduğun eve, çocukluğunun geçtiği kasabaya sevgilim...
sana dair küçük bir yolculuk yaptık annenle;
sana söylememesi için yemin ettirdim ona.
bravo!
tutmuş sözünü...
...
büyüdüğün evi, uyuduğun yatağı gördüm sevgilim...
seni, çocukluğunu düşündüm.
sen ordaydın ve birgün benimle tanışacağını henüz bilmiyordun.
sen dizime yattın, ben bir hikaye anlattım sana;
büyüdün!
kafamda bi hikaye...
bilirsin, bunu çok severdim...
ikimize bir mutlu son yazdım sonra...
o evde seninle birlikte oturduk,
sustuk,
yanımda durdun sessizce,
burası sondu,
başka bir yaşamdı,
sadece biz vardık,
bana baktın,
mavi ve telaşsız...
sustuk...
başka yaşamda başka br mutlu son,
biz bunu haketmiştik,
hikayemiz orda bi yerde,
hep benimle duracak,
dayanabilmemin tek yolu buydu çünkü!
insanın kokusu hep aynı mı kalırmış?
şaşırdım...
sana ait birşey aldım yanıma,
bir küçük 45'lik plak.
arda kardeşin masalları...
eve uğrarsan bir gün o plağın nasıl kaybolduğunu asla bilemeyeceksin.
ve hala her pazar günü telefonla konuştuğum müzeyyen ablam da söylemeyecek tabi ki...
yağma yok!
bu zevki sana yaşatmayacağız...
sen o küçücük plakla bende, evimdesin hala.
ve sen bunu bilmiyorsun...
ve gözlerimi kapattığımda kollarımda başka biri değil, sen varsın.
ve sen bunu bilmiyorsun...
......
yok, hiç kimse yok!
sana yalan söyledim...
...
biliyorum sevgilim...
...
keşke zaman dursa,
sen hep orda dursan ve bana baksan öylece,
keşke böyle kalsak biz...
hiç bitmese...
bunu sana söylemeyi ne kadar çok isterdim.
sana söylemediğim o kadar çok şey var ki zaten...
neyse...
hoşçakal ada...
hoşçakal sevgilim...
Geçmiş zaman.. Nasip.. Nasip..
hiç iyi değilim ada.
seni hiç unutmadım.
bunların olacağını hiç düşünmemiştim;
yarım yamalağım, herşey bombok!
sen atlattın mı?
yoksa benden intikam mı alıyorsun?
gülümsüyorsun;
gerçek mi?
hiç böyle olacağını düşünmemiştim...
senden ayrıldığım ilk günler kuş gibi hissetmiştim kendimi,
sana da, kendime de iyilik yaptığımı düşünmüştüm...
ta ki ufacık birşey beni darmadağın edene kadar...
sana dair ufacık birşey alay etti benimle o gün;
işte o sabah seni ve neleri kaybettiğimi anladım...
bir daha sen olmayacaktın...
bir daha bunu yaşamayacaktım bi başkasıyla...
biliyor musun?
ne gün nerede kaybettiğini bilmediğin o küçük saç tokası
hala cebimde durur...
...
hayır ada, yalan söylüyorum!
ben zaman zaman gidip bakıyorum o sokağa...
ve herşeyin eskisi gibi olduğunu düşünüyorum...
orda öylece duruyorum,
senin içeride oturduğunu, daha hala kahramanlar yaptığını düşünüyorum.
kendimi aldatıyorum.
avunuyorum ada!
..............
senden hemen sonraydı onu görmeye gidişim,
senin doğduğun eve, çocukluğunun geçtiği kasabaya sevgilim...
sana dair küçük bir yolculuk yaptık annenle;
sana söylememesi için yemin ettirdim ona.
bravo!
tutmuş sözünü...
...
büyüdüğün evi, uyuduğun yatağı gördüm sevgilim...
seni, çocukluğunu düşündüm.
sen ordaydın ve birgün benimle tanışacağını henüz bilmiyordun.
sen dizime yattın, ben bir hikaye anlattım sana;
büyüdün!
kafamda bi hikaye...
bilirsin, bunu çok severdim...
ikimize bir mutlu son yazdım sonra...
o evde seninle birlikte oturduk,
sustuk,
yanımda durdun sessizce,
burası sondu,
başka bir yaşamdı,
sadece biz vardık,
bana baktın,
mavi ve telaşsız...
sustuk...
başka yaşamda başka br mutlu son,
biz bunu haketmiştik,
hikayemiz orda bi yerde,
hep benimle duracak,
dayanabilmemin tek yolu buydu çünkü!
insanın kokusu hep aynı mı kalırmış?
şaşırdım...
sana ait birşey aldım yanıma,
bir küçük 45'lik plak.
arda kardeşin masalları...
eve uğrarsan bir gün o plağın nasıl kaybolduğunu asla bilemeyeceksin.
ve hala her pazar günü telefonla konuştuğum müzeyyen ablam da söylemeyecek tabi ki...
yağma yok!
bu zevki sana yaşatmayacağız...
sen o küçücük plakla bende, evimdesin hala.
ve sen bunu bilmiyorsun...
ve gözlerimi kapattığımda kollarımda başka biri değil, sen varsın.
ve sen bunu bilmiyorsun...
......
yok, hiç kimse yok!
sana yalan söyledim...
...
biliyorum sevgilim...
...
keşke zaman dursa,
sen hep orda dursan ve bana baksan öylece,
keşke böyle kalsak biz...
hiç bitmese...
bunu sana söylemeyi ne kadar çok isterdim.
sana söylemediğim o kadar çok şey var ki zaten...
neyse...
hoşçakal ada...
hoşçakal sevgilim...
ağzıma etmenin ne alemi vardı gece vakti?
YanıtlaSil