7 Temmuz 2015 Salı

Aşk içinde kimdir üstadın senin..


"ey garip bülbül diyarın kandedir
bir haber ver gül-i zarın kandedir
sen bu ilde kimseye yar olmadın
var senin elbet yarin kandedir

arttı günden güne feryadın senin
ah ü efgan oldu mutadın senin
aşk içinde kimdir üstadın senin
bu senin sabr ü kararın kandedir

bir enisin yok acep hasrettesin
rahatı terkeyledin mihnettesin
gece gündüz bilmeyip hayrettesin
ya senin leyl ü neharın kandedir

ne göründü güle karşı gözüne
ne büründü baktığınca özüne
kimse mahrem olmadı hiç razına
bilmediler şehsüvarın kandedir

gökte uçarken seni indirdiler
çar unsur bendlerine urdular
nur iken adın niyazi verdiler
şol ezel ki itibaren kandedir"

23 Nisan 2015 Perşembe

Yüz Yıldır Bitmeyen Göç

  Tehcir sırasında Amerika Birleşik Devletlerine göç etmek zorunda kalan anadolu ermenileri, kültürlerini koruyup, türkülerimizi dahi yaşatmışlar yıllarca. O devirde Amerika'da kaydedilen bir plakta Shmon Arsian, Diyarbekir divanını okuyor. Hem de öyle bir okuyor ki...

  Soykırım var mı yok mu tartışmaları arasında kaybolup giden bir acılar manzumesi tehcir. O dönemde Osmanlı Devletinde memurluk yapan Çerkes Hasan hatıratında yaşadıklarını şöyle anlatıyor.

  "bundan sonra karyelerde, hemen bütün muhacirlerden yüzde 30-40 telefat vardı. tifüs, humma, malarya da aynı şiddet ve vahametteydi. ilacın olmadığı yerde hastalıkların vahim sonuçları arasında fark kalmıyor gibi. kinin ilacının olmadığı yerde en basit malaryanın vebadan ne farkı olabilirdi.

dul ve yetimleri toplatarak hazırlanıyor ve incelemeyi sonraya bırakarak ileriye harekete devam ediyordum. civar karyelerden çocukları ve dulları güzergâhıma tesadüf edecek köylere göndermek üzere muhacirlerden tayin ettiğim görevlileri de etrafa gönderiyordum. kefrence’nin bir saat ilerisinde, hazra köyü’ne vardım.

burada, muhacir ve yerli beş yüz nüfûstan dört yüz on yedi vefat vardı. köyün dar aralıklarında koltuk değneklerine dayanmış canlı mevtalar sağa sola sallanarak yürüyorlardı.

o gece kırda yatmayı tercih etmiştim. kalamadım. bitlerin boğduğu bir çocuğu burada gördüm. tırnakların diplerinden itibaren masumun bütün vücudunu istila eden bu murdar milyarlarca mahlûk, cenâzesinin üzerini bir iğne batırılacak yer bırakmamak şartıyla örtmüştü. bir çınar ağacının gövdesine yaslanarak, sabahı yapmağa çalıştım. bir türlü gözlerimi kapayamıyordum."

24 Şubat 2015 Salı

14 Ağustos 2014 Perşembe

31 Aralık 2013 Salı

Gelir misin benimle?



  Tek bir yıl başı gecesini aydınlattıktan sonra ömrümün tüm yıl başı gecelerini aydınlatan ışığım.. Ömrümün tek bir dakikasını aydınlattıktan sonra tüm dakikalarımın sahibi olan sevgilim.. Sesinin buğusuyla her aldığım nefesi kutsayan sevgilim.. Saçlarının kıvrımlarıyla aklımı benden alan sevgilim.. Şefkatiyle sarıp sarmalayan, kalbimdeki sarayın yegane sahibi sevgilim.. Bütünlüğüm, birliğim ve dahi dirliğim sevgilim.. 

  Tüm yıllar bizim için yeni, tüm yollar bizim için yapılmış, tüm çiçekler bizim için açmış, şarkıların en güzelleri bizim için yazılmış, şiirlerin en derininde senin gözlerin, ruhun aynalarında senin suretin var. Her yıl bizim, her yıl bizimle olsun inşallah. 

  Beraber yürüyeceğiz bu yolda, beraber gideceğiz, arpa boyu yolları beraber aşacağız, bu ömrü beraber bitireceğiz. Seviyorum seni. 

  Ahmet

Hâlimizi hal eyledik..




uyur idik uyardılar 
diriye saydılar bizi 
koyun olduk, ses anladık 
sürüye saydılar bizi 

sürülüp kasabaya gittik 

kanarada mekan tuttuk 
didar defterine yettik 
ölüye saydılar bizi 

halimizi hal eyledik 

yolumuzu yol eyledik 
her çiçekten bal eyledik 
arıya saydılar bizi 

aşk defterine yazıldık 

pir divanına dizildik 
bal olduk, şerbet ezildik 
doluya saydılar bizi 

pir sultan'ım haydar şunda 

çok keramet var insanda 
o cihanda, bu cihanda 
ali'ye saydılar bizi



  Tüm bu sözlerin ardından bir de zahiri anlamları var ki onu da prof. Cavit Sunar anlatmış.


uyur idik uyardılar yani alemden habersiz idik, uyardılar, yani farka getirdiler. bu uyanmak ezeli uyanmaktır
diriye saydılar bizi diriye saydılar, zira, fark hayattır
koyun olduk ses anladık bu ses (elestübırabbiküm) sesidir, mürşidin aşkıdır. bu sesi istidadımızla anladık. bu seste ezel sesidir
sürüye saydılar bizi sürü, nefisdir, yani meniden çıkmakla sürüye katıldık. bütün insanlar aynı sürüdendir.

sürülüp kasaba gittik kasaba gittik, yani fenafillah olduk; maddeten öldük, şekil değiştirdik
kanâreyi mesken tuttuk yani ölmeden önce ölmeyi mesken tutmaktır ki böyle olan için artık ölüm yoktur.
didar defterine yettik bizi didar defterine yazdılar, yani hak'kın huzuruna koydular.
şükür hoş gördüler bizi gerçeğe ârif olduğumuz için de Allah'ın cemaline vardık ve bu yüzden de bizi hoş gördüler.

hâlimizi hal eyledik yani allah' ın ahlakı ile ahlaklandık
yolumuzu yol eyledik bütün esrarı anladık, artık bilmediğimiz bir şey kalmadı
her çiçekten bal eyledik yani her renge girdik, her şeyde göründük
arıya saydılar bizi yani devr ettik durduk

hak defterine yazıldık insan ezelden (levh-i mahfuz)da yazılıdır
pir divanına dizildik pir, hak'kın zuhurudur, aşıkın, zata ulaşmasını sağlayan, zattır
bal olduk şerbet ezildik arifler, birbirlerinin balıdırlar, yani onların balı onların ilim ve irfanlarıdır
doluya saydılar bizi artık biz bütün devran ı tamamladık ve her şeyi anladık.artık şerbet kupası doldu.

pir sultanım haydar şunda
çok keramet var insanda
o cihanda bu cihanda
ali'ye saydılar bizi. ali'ye sayılmak, ulviyete ermektir, ayni o ulviyet olmaktır.