26 Şubat 2012 Pazar

Mani Oluyor Halimi Takrire Hicabım..

Bu memleketin seslerinden, hem de bu memleketin sahibi olduğunu iddia edenlerden daha samimi ve gür seslerinden, Tatyos Efendi'nin hicazkar makamındaki eseri.




mani oluyor halimi takrire hicabım
üzme yetişir, üzme, firakınla harabım
mahv oldu sükunum, beni terk eyledi habım
üzme yetişir, üzme firakınla harabım

hab: uyku

25 Şubat 2012 Cumartesi

Feels Like The First Touch..

Mtv'nin Türkiye'de karasal yayın yaptığı dönemde top 20 listesinde iki numara olan şarkı. O kadar çok dinlemiştim ki bu şarkıyı o zamanlar, şimdi bile şarkının her şeyini hatırlıyorum. 


it still feels like our first night together 
feels like the first kiss and it's gettin' better baby 
no one can better this 
i'm still holdin' on and you're still the one 
the first time our eyes met - it's the same feelin' i get 
only feels much stronger - i wanna love ya longer 
you still turn the fire on... 

so if you're feelin' lonely ... don't 
you're the only one i'd ever want 
i only wanna make it good 
so if i love ya a little more than i should... 

please forgive me - i know not what i do 
please forgive me - i can't stop lovin' you 
don't deny me - this pain i'm going through 
please forgive me - if i need ya like i do 
please believe me - every word i say is true 
please forgive me - i can't stop lovin' you 

still feels like our best times are together 
feels like the first touch 
we're still gettin' closer baby 
can't get close enough 
i'm still holdin' on - you're still number one 
i remember the smell of your skin 
i remember everything 
i remember all your moves - i remember you 
i remember the nights - ya know i still do 

so if you're feeling lonely... don't 
you're the only one i'd ever want 
i only wanna make it good 
so if i love ya a little more than i should 

please forgive me - i know not what i do 
please forgive me - i can't stop lovin' you 
don't deny me - this pain i'm going through 
please forgive me - if i need ya like i do 
please believe me - every word i say is true 
please forgive me - i can't stop lovin' you 

one thing i'm sure of - is the way we make love 
and the one thing i depend on 
is for us to stay strong 
with every word and every breath i'm prayin' 
that's why i'm sayin'... 

please forgive me - i know not what i do 
please forgive me - i can't stop lovin' you 
don't deny me - this pain i'm going through 
please forgive me - if i need ya like i do 
never leave me - i don't know what i'd do 
please forgive me - i can't stop lovin' you

19 Şubat 2012 Pazar

Kendimden Geçtim de Aşkına Düştüm..




ben bugün yarin bağına girdim...
ay benim canım, bir hoşum bugün
tomurcuk güllere de ellerim sürdüm
baygınım canım kokladım bugün

kara gözünde çok şey okudum
ozanım bugün, şairim bugün
bunca ömrümü boşa geçirdim
sorma be canım pişmanım bugün

aşığım, sevda çölünden geçtim
keremim bugün ferhatım bugün
kendimden geçtim de aşkına düştüm
dokunma canım, hastayım bugün.

16 Şubat 2012 Perşembe

Mübadele Meselesi ve Ayşenur Kolivar

Bu toprağın evlatlarının bu topraklardan gönderilmesine dair üç ağıt.



11 Şubat 2012 Cumartesi

Bir Yar Sevdim Köyümden..

Ne zamandır böyle muhteşem bir ses düşmüyordu gönül bağımıza. Ayşenur Kolivar'ın Bahçeye Hanımeli albümü hemen alınmalı.




''Allı pullu ceketim
Belimi de saramaz
Bu köyün oğlanları
Benim dengim olamaz
Sırtladım sepetimi
Düştüğüm yollar ırak
Verdim sana gönlümü
Ateşlerde yanarak
Çok güzelim, çok güzel
İpek yazma başımda
Mavi gözlü yarim var
Xigobal’nın içinde
Gelin olayım inşallah
Evini süpüreyim maşallah
Baban ile annene
Çorap öreyim inşallah
İpi aldım çarşıdan
Nakış yapayım diye
Bir yar sevdim köyümden
Her gün göreyim diye
Güneş gibi vurmuşum
Oncurali yamaca
Ay gibi de sızmışım
Sevdamın odasına''

7 Şubat 2012 Salı

Sen Güler Oynarsın Sevdan Var Bende..




derdinden del'oldum inan vallahi
ne yaman mestane bakar gözlerin
derdi veren dermanını vermez mi
ab-ı revan olmuş akar gözlerin


bazen güler bazen bu gönül gamda
sen güler oynarsın sevdan var bende
zühre yıldızı'nın nişanı sende
korkarım cihanı yakar gözlerin


gönül bir sultandır gel böyle yapma
tığ gibi gamzeni sineme çatma
mevla'yı seversen gel böyle bakma
bir gönül abdalı yakar gözlerin

1 Şubat 2012 Çarşamba

Dut Ağacı..

 Bu şarkıda bahsedilen çocukluğu az da olsa yaşayabilen sanırım son şanslı nesildenim. Bursa'nın en güzel mahallelerinden birinde, en güzel insanlarla büyüdüm. İnsanlığı, medeni olmayı, insana ve hayvana değer vermeyi orada öğrendim. Evlerin de bir ruhu olduğunu, o iki-üç katlı kagir yapıların her birinin ayrı bir dünya ve tarih olduğunu, hepsinin ne pahasına olursa olsun korunması gerektiğini orada öğrendim. Evlerin avlularındaki dut ağaçlarının o muhteşem güzelliğini.. ve daha neleri.. neleri..

 Bugün Barış Manço'nun ölüm yıl dönümü. Ruhu şad olsun. Bir fatiha okuyalım biz de.

 "İnsanın ana vatanı çocukluğudur."




bu sabah doğup büyüdüğüm mahallenin sokaklarında dolaştım 
çocukluğumu tekrar yaşamak istedim bu sabah ve bir an keşke bugün 
hiç olmasaymış diye düşündüm keşke dün, dün kalsaymış 

şu sağdaki iki katlı ev nezahat hanımlarındı galiba 
yok yok bu yekta beylerinki olmalıydı 
nezahat hanımlarınkinin yanı top oynadığımız boş arsaydı 
iyi ama nerde boş arsa ya bakla tarlası peki taş mektep 

nerdeler kimler götürdü kimler çaldı o güzelim anıları benden 
birden rıza amcayı gördüm yine o dut ağacının altında oturuyordu 
koştum ellerine sarıldım önce tanımadı sonra rıza amcanın 
sımsıcak ellerinde çocukluğumu yeniden yaşamaya başladım 

tam karşımızdaki evin üçüncü katında otururlardı 
ondört yaşında boyanmaya başladığından mahalleli 
sonunu iyi görmezdi doğrusu bu kız çok tango olmuş derlerdi 

evlenmiş iki sokak öteye taşınmışlar eskisi gibimi diye sordum 
eskisi gibiymiş biraz kilo almış o kadar olsun 
kim bilir kilolu olmak bile ne yakışmıştır ona zaten ne yakışmazdı ki 

rengini beğenmedim bugün rıza amca üstelik bayağı süzülmüşsün 
tabi gece hayatı içki sigara bakmıyorsunuz ki kendinize 
ilahi rıza amca birlikler umumi katipliğinden emekli oluvereli 
gecesi gündüzü bu dut ağacının altında geçerdi 

son üç sadrazamı ve cumhuriyetten bu yana bütün başvekilleri 
sırasıyla ezbere bilir bize de saydırırdı çocukluğumuzda 
hala hatırlıyor musun diye sordum 
hatırlıyor muyum hiç unutmamıştım ki 

bilekten bağlı açık sandaletler giyerdi nedense pek derin
nedense pek derin bir iz bıraktı 
bende bu sandaletler bir de 
kol altları genişçe oyulmuş pembe bulüzü 
ilk sigarasını yakışımı hatırlıyorum da 
ne gururlanmıştım yarabbim 
nasıl bakmıştı gözlerime yıllar yılı bu bakışlarla yaşadım 
onlarla uyudum onlarla uyandım şimdi kim bilir 
hangi eller yakıyordur sigarasını 
oysa bu dut ağacının altında 
söz vermiştim söz söz söz hep lafta kaldı dedi rıza amca 

yıkılmadık ev bırakmadılar mahallede evlerle beraber 
bahçeler de yok oldu 
bir şu dut ağacı kaldı onu da kesmeseler bari 
birden gözleri parladı 
sahi sen televizyona filan çıkıyorsun dedi 
tabi ya seni dinlerler bir seferinde 
söyle çık pat pat söyle 
şu dut ağacını kesmesinler de 

aslında dizlerinde derman olsa nafa vekilini bile çıkarırdı 
rıza amca gençler ne güne duruyordu ki 
söz verdim rıza amcaya 
dut ağacını kestirmeyeceğime söz verdim 

dünü bilmeden bugünü yaşamanın bedeli öylesine ağırdı ki 
yarını bugünden kurtarmak için hayatımda 
ikinci kez söz verdim 
birinciyi tutamamıştım ama 
ikinciyi tutacağıma söz vermiştim