11 Ekim 2011 Salı

Bu da şiir sayılır mı?



bütün söğütler sarı.
betonlar soğuk geliyor artık oturmak için
gölgeler sarı.
piyanonun başında sarı saçlı çocuk
kederi yok tuşlarda eli
elleri pollyanna elleri
parisin köprülerinden atmıştı kendini.
attılar tuttular onu,
ağladı durmadan susturmadılar
kağıtlar ıslandı hep yağmur yağdı,
her kağıt bir gemi olup battı.
ekmeği aldı ve koşmaya başladı,
koştu bütün şehir ardından
karnaval vardı halbuki
atlar vardı, dörtnala koşan
engin bozkırlardan kaçan kurtlar vardı,
doğu vardı. batı kaçırdı onu zorla.
saat bozulmuş, işte tam zamanı
uyumanın ve ölmenin alfabesi kayıp
benim kulem yerin altında
ondan bire kadar sayıp
balonlar yükseliyor güneşe
ne ayıp.
yok kullanmadım o yasak kelimeyi
mutlu ol ve titre, kar yağıyor
piyanonun başında esmer bir çocuk
tuşları kırıyor
elinde bir ekmek nerden geldiği belirsiz
çamurlu.
atları kesiyorlar, kurtları vuruyorlar.
bu nasıl şehir, köprüleri çok alçak
insan yüzleri silinmiş şapkalar ardında
bu nasıl şehir, gri ve ıslak..
dört elimle girdim ben o şehre
tekmeler yedim durmadım,
yüzüme gülene çamur fırlattım
topraktır derdi annem, en güzel sabun
anlamadı o şehir daha da kirletti
ben çamurdanım, yüzüm güleç
bebekler doğmuyor, bitiyor bu şehirde,
tarlalar munbid.
bir kara çocuk, piyanoyu köprüden attı.
sular gömüldü piyanoya..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder