21 Haziran 2011 Salı

Geldim İşte..

Bu gece kanatlarım kırık, kelimelerim dağınık, gözlerim ıslak, şefkatim eksik.. Sadece geldim işte.. Kime geldiğimi bile bilmeden..

Sülfür inceldi ve en yorgun yerinden kırıldı ayna
Tenhaydı düşlerim, geceydi, çıkıp geldim işte
Su ve ateş, bir de gülünç yalnızlığım var sana
Getirebildiğim, kokularını yitirmişti çünkü güller

Suyu dinle, ateşi yak, özledim demek bu

Parasız yatılı hüzünlerden ne kalır geriye
Biraz Tamil biraz Türküz ayıptır söylemesi
İntiharsa günahtır, külliyen yasak bilirsin
Pısırık bir ihtilal gibi getirdim sana bunları

Bir de belleğim, başıma bela hazin ve komik üstelik
Hatırla eskiyen meydan saatini, çocukluğundur
Tayyare pulları getirdim sana, evden kaçışlarımı
İstersen yok say bunları, tespih de yapabilirsin

Beni vur saatin altında, seni seviyorumdur bu

Şiir yazan bir adamın fotoğrafı var yanımda
Kendini ölümlü sanıyor, onu getirdim ganimettir
Büyüdü büyülenerek, taşlayarak kovdu kabilesi onu
Suyun öte yakasında yaşadı, Sisyphos dediler adına

Sülfür inceldi ve en yorgun yerinden kırıldı ayna
Ayna pusluydu bunca yıl nice sır taşımaktan
Kırılmanın sesini duydum ve onu getirdim sana
Unutulmaya geldim işte, onarılmaya değil

Kov beni kabilenden, ama bekliyorum demek bu



Ahmet Telli





ay nerde doğsa ordaydık
dallarda zerdali çiçekleri
savrulur gider rüzgar esince
bütün bir bahar böyle geçti

anlardım aklından geçenleri
sustukça konuştuk sanki
sevdaymış meğer bu içimizde
yıllardır uyuyan deli
sessizlik sensin geceleri

fincana kahve koydum gel, ah
bugün şeytana uydum gel
ay doğdu dağın üstünden aman aman
dallarda beyaz çiçekler

dayandım gecenin karasına
artık kimse kıramaz beni
o kül gibi deniz, o sessiz kız
kayıp bir sandala binip gitti

ne sen söyledin derdini
ne ben sevdiğime inandım
unut geçen eski günleri
bunca yıl sonra nasılsın?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder