Bir süre susmak iyi gelecek. Yıllar yıllar boyu mahvettiğim tüm hayatları azad etmek için susmak iyi gelecek. Her birinin üstünden ayrı ayrı hayatlar, ayrı ayrı insanlar geçti. Hangisinin yarası canımı acıtan bilmiyorum artık, bunları yazarak hangisini mutlu ediyor, hangisinin canını yakıyorum bilmiyorum. Öyle geniş bir deniz oldum ki artık, içime ayaklarını uzatan herkes kendi denizi zannediyor beni. Hiç bir zaman tek bir kişiye ait olmadım ben, olamadım. Kendime de ait olamadım. Kimseleri korkutmak da istemedim, kimseleri yaralamak da istemedim, kimselerin hayatına pis ellerim ve kelimelerimle dokunmak da istemedim. Başkalarına göre harika bir hayatım olsa da kimselerin göremediği yaralarım vardı benim. Öyle derindiler ki, ve öyle ince, sadece bakmak isteyenler görebiliyordu onları. Ben görsünler istedim sadece, görsünler bilsinler açtıkları çukuru kalbimde. Bencillik ettim. Kimseyi korkutmak değildi niyetim.
Dünyada değişmeyen insan olur mu? Ben de çok değiştim, ben de büyüdüm, ben de çok can yaktım, ben de çok yandım. Büyüdüm be artık. Lanet olsun büyüdüm. İnsanların bırakıp gittiği bu dünyanın tam kalbinde durdum ben, ne yapabilirdim Allah aşkına, insanlar gittiler ve ben burada kaldım. Bu yaralarla tek başıma savaştım hep. Onlar mutlu oldular, ben dudaklarımda onların mutluluk dualarıyla kanadım bir başıma. Yanıma gelenler, benimle olanlar, benimle evlenmek isteyenler hep üstünkörü baktılar kalbime. Hiç birisine açılamadım, açılmadım. Yıllardan beri ilk kez, ilk kez be biraz açtım işte yangınımı, biraz konuşayım dedim, biraz yazayım dedim, biraz merhamet dedim, biraz.. biraz..
Susmak lazım artık. Artık susmak lazım. Yangınımın üzerine koca bir kova okyanus atıyorum. Ait olduğum sessizliğe geri dönüyorum. Konuştukça hem yakıyorum, hem korkutuyorum insanları.
Ben sıradan birisiyim artık. Sıradan bir insanoğlu. Kimseye zararı olmayan, kendi yağında kavrulan, kulağına bir türkü geldiğinde iç çekip gözyaşlarını içine akıtan sıradan bir vatandaşım işte tekrar. Hayat sizi bekliyor, ben yangının ortasındayım, benim olduğum yere gelemezsiniz zaten isteseniz de. Bu yangından beni çıkartamazsınız isteseniz de. Ağlıyor muyum biraz, hissetmiyorsunuz ki zaten. Siz beni hiç hissetmediniz ki zaten. Suskunluklarımı kutsuyorum ve susuyorum artık. Kelimelerimle yeterince zehirledim bensizlikle temizlenmiş zihinleri. Kalplerinden çıkalı çok olmuştum zaten, akıllarında yer etmeye de hakkım yok.
Merhameti dileyeceksem rabbimden dilerim. Eminim beni hiç yalnız bırakmamıştır, keşke ben de hissetseydim bunu. Ne çok isterdim.
Ben sana hiç yetişemedim. Ayaklarım közlerde kavruldu ama ben sana hiç yetişemedim. Artık bencil kelimelerimi yakıyorum o közlerde. Söndürüyorum. Susuyorum. Belki bir gün insanlar benden korkmadan, çekinmeden bakarlarsa yüzüme, tekrar sevebilirim yazmayı. Bu da buraya kadarmış.
Yeşile çalan gözleriyle ilk gençlik günlerimin sahibine selam olsun. Kokulu elleriyle hayatımı güzelleştiren o "yolcu"ya selam olsun. Kalbimi iyi edemese de deli dolu haliyle az da olsa beni mutlu eden doktor'a selam olsun. Minik bir kız çocuğuyken haksızlığa bedenini siper eden o muhteşem insana selam olsun, onun kadar cesur olabilseydim keşke.
Ankara sokaklarında yürüyen sıradan bir insanım artık. Selam olsun o sokaklara, beni hiç bırakmadılar. Bir gün kimse sarılmazken, yine onlar sarılacaklar.
Selametle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder