2 Mayıs 2011 Pazartesi

Ali Demir ile profesör olmayı öğreniyoruz.

Türkiye'deki akademik sistemin nasıl güzel çalıştığının en güzel ispatı. Tayyip Erdoğan bile geçen gece eleştirdi kendisini. İlkokul mezunu bir adamın bile anlayabileceği bir algoritmayı reddetti, cumhurbaşkanını bile zor durumda bıraktı. Şifrenin varlığı değil de sızdırılıp sızdırılmaması önemliyken, var veya yok olmasına kafayı taktı. Yalancı durumuna düştü. Bir insan var olan kötü durumu düzeltmek istedikçe nasıl da daha kötü yapar mevzusunda ders verdi.

Hem müslüman hem de bu mevzularda ehliyetli insanlarımız neden yok? Yoksa var da onlar ağa, paşa, vekil yalakalığı yapmadığından gözükmüyor mu?

Şu aşağıda da kendisinin profesörlük tarihçesi var. Yazık.

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&Date=30.4.2011&ArticleID=1047813&CategoryID=77

TV8’e göre, Demir’in profesörlük dosyasındaki 40 eserden 34’ü doktora çalışmasından kes-yapıştır yöntemiyle birbirinin aynısı olarak hazırlandı. Demir’in profesörlüğü için 5 akademisyenden 4’ünün olumsuz görüş bildirdiği belirtilen haberde, eserlerini değerlendiren bir raportörün, “Bırakın profesörlüğü teknisyen bile olamaz” notu düştüğü öne sürüldü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder